22 Nisan 2015 Çarşamba

Üstünde Çok Durmayan Adam




Hayatı anlamıyor olduğuma dair isyanım, herşeyin anlaşılabilir olduğu inancının bir meyvesiydi aslında. Kendime dürüst olabildiğim kadar zihnimi zorluyordum. İsyanımın hayatın sadece benim hayatımmış gibi bilindik, bir yasa gibi genel geçer bir anlamı olması gereken ve rasyonel olarak herşeyi açıklayabileceğim bir şeymiş gibi düşündüğüm için kendime olduğunu içten içe hissediyordum.

Çoğu zaman garip atfettiğim düşüncelerimi daha önce geçtiğim sokağın ikinci kez karşıma çıkmasıyla hissettiğim nostaljiye benzetiyorum. Garipler adlı şiir akımını başlatan edebiyatçılarımızın gerçekten garip mi yoksa garip mi olduğunu bilememek gibi paradoksal.

Hayatın anlamına ve paradokslara daha fazla dikkat edemeyeceğimi, yavaş yavaş dikkatimin dağıldığını anladığımda gözüm evimin dokuzgen sarayın kenar duvarlarından birine bakan balkonunun tam altından geçen siyah pardüseli bir teyzeye takıldı. Aceleyle bir yere gidiyormuş olduğunu sadece hızlı yürümesinden değil yürürken ıssız sokakta adımlarının yarattığı yankının seriliğinden de anlamıştım.      

Saray duvarları herzamanki gibi haşmetli, saray duvarının yanından geçen sokak ıssız, balkonda tek başına oturan ben  düşünceliydim. Kararmaya yüz tutmuş sokak lambalarından biri belli belirsiz göz kırparak yanıp sönüyordu. Siyah pardüseli teyzenin gözden kaybolduğu noktada gri sis havayı soğutuyordu.

Yatmalıydım. Fakat soğuk ve ıslak saray duvarına bakan bu sokakta gecenin bu kadar geç bir vaktinde ayakta olup, hayatın anlamını kendine bu kadar dert edinmiş başka kimse var mıdır diye de merak etmiyor değildim. Filozofların takındığı kuşkucu ve kaygılı bir tavırdan ziyade yarın iş yerinde karşılaşacağım tonlarca anlamsız şey beni anlamı sorgulamaya itiyordu.

Balkondan içeri girdiğimde sokağın sessiz uğultusuyla birlikte kafamın içindeki gürültü de son buldu. Çok yakından tanıdık bir tablo vardı karşımda. Yatağım, baş ucu çekmemin üstündeki çalar saatim ve birkaç kitap. Uyku, vakit ve hikaye. Hangisine daha özel davrandığımı hatırlamıyorum. Hikaye okurken vakiti iyice geçirip uyumuşum. Ama sabah vaktiyle kalktığımı hatırlıyordum.

Hiç yorum yok: