29 Ağustos 2009 Cumartesi

Onbinlerce İsyan!!


GERİDE KALAN,

Ne istediğimi bildiğim son lanet bir gün daha

İşte o zaman isteğim dikkate alınacak o gece.

Tamamen istediğimde sadece fazladan bir gece.

O gece günahkar olacağım tüm istediklerimle.



İnsanlar daha fazla gözlerini alikoyamayacaklar

Rahatsız olursan yürüyüp gideceksin

Onbinlerce isyanla hırpalandığını hatırlayacaksın


Bu gece yaymak istediğim

İhtiyatsız ölümün gücü apaçık ortada

Zevkle acının kaynaşmış hali

Ruhun şanlı zaferi olacak kuşkusuz

Ve bu seni paramparça yapacak.


Zihnimdekiler bilincini gerçek kılanlar

Zayıflığı bırak ve avlan

Onbinlerce isyan gökyüzünde.

Onbinlerce isyan gökyüzünde.

Onbinlerce isyan gökyüzünde.

25 Ağustos 2009 Salı

Netlife


Network'ten esinlenme. Dert bu sefer iş üzerine bir ağ değil yaşam üzerine. O yüzden kıytırık ve eklektik "netlife" gibi.

Kurduğun bağları, birden kuruluverenlerle değiştirmek ilgim şu sıralar. Tesadüfü hayatın merkezine koymakla ilgili. İdrak şu ki fazlaca planlanmış bir tahayyülmüş benimkisi. Heyecanımı gözardı ederek. Dur ve şimdi diyerek.

Bağlayanı çok dert etmeden iradenin içinde tutarak. Mesele şıp diye ilgi duymak. Birden sevebilmek belki aniden gözlerini dikmek hani. Şimdilerde budur tasalandığım. Tasarladığım değil ama. Yine kelimelerde bile yanyana gelse de planlamak, ben bu sefer gerçekten plansızım. İstiyorum.

Meselenin kuşkusuz bi özü var. O da bağların gerildiği bi yerden. Bir durumdan geliyor zannımca.Yakınlarda yaşadığım bir şey. Hani gördüğünü düşünmezsin istediğini düşünürsün. Bunun meramı da varolduğun geçmişten gelir benim için. Geçmişin gündelik hayatında birgün birini gösterir. Birgün birşeyi farkettirir. Sensiz biriktiren senle ilgili bişeydir. işte o sıra tesadüfi bağ binlerce bilmediğin nedenlerle örülür, örer... bağ kurulmuştur. Bu sefer iş karşındakinin geçmişine, o şeyin gerçekliğine kalıvermiştir. Tüm geçmişinle onun veya o şeyin iradesine teslim oluvermişsindir. Bağ iki kişilik olunca biri ilk düğüm için fazlasıyla neden toplamıştır ki ilk sıra onundur birleşmek için, ikincisi ise tüm iradeyi elinde tutuverir.

Biri davranır öteki bu davranışın sonucuna karar verir. Bu baştan kaybetmişlik tahrikkardır. Yaşamın tahriklerle dolu olduğu gerçeğine sıfattır. Hem de nitelendirerek.

Şiddeti sevmeyen biri olarak tahriklerin boyutu kadar sinmek kafa bulandırır bende. Disipline edilmiş olmanın uygarlık olduğu bir dönemin evladı olarak annenin karışık sevgisiyle ego yaratan bunu da diğer herkese ben ve benin hükümranlığı olarak sunan bir devşirilmiş akılla hareket eder çocukluğumuz. Zaten büyüklerin oyunu da çocukluğun ego patlamasını dünya savaşlarına çeviriverir.

Bağlanmanın bağımlı olmadan şiddete yaslanmadan tahrikkarlıktan uzak bir anlamını düşlerken buluveriyorum kendimi ki bunun doğal bir sonucu da bulunuvermek oluyor bağ kurmak istediklerimin yanında. Tokatlandığım çok olmasına rağmen vurulan yerde bu sefer gerçekten gül bitiyor.

Burdan okuyana, fazlası, okuyanlardan birine; sinik ve mahrur bağlılığımı bu labirentin en sonundaki köşeye sıkıştırırken buraya çıkan yolları biliyorsan zaten çoktan bağlanmışız demektir. O zaman iradeyi paylaşmayı bir seçenek olarak iki kişilik düşünebiliriz.