15 Ağustos 2009 Cumartesi

Yavuz Çetin'in Düşündürdükleri-Hisler


Kısa zamanda az ama derinden işler yapmış bir gitarist. Fakat çaldığı gitar bir araçsa müzisyenliği onun niteliği. Harbi müzisyen.

Sanatçı olmak şimdilerde kolay oluyor. Elktronik harikası sesler, dijital harikası görüntüler en fazla bir haftasını alıyor insanların. Sonra da sanatçı oluyorlar. Aferin onlara ama sanatçı olarak değil.

Yaşamda farkettiklerini zihninde biryerde toplayıp bir şekilde ifade etmek ne kadar zordur bilen bilir. Yavuz farkında olduklarını tatlı ifade ediyordu. Zihninden uzaklarda kalıveriyordu ruhun. Birikim isterdi bu işler o bunun farkındaydı.

Bir ses olmak kolay değildir. Ama binlercesini bi araya toplayıp birşey anlatmaksa imkansıza yakındır. Evrenin sayısız ifade biçimlerinden biri olmak her ruhun özüne dönme çabası gibidir. Evrenin tüm enerjisini arkanda hissedersin. Oluş halindesindir o zaman. Varlığın evrendeki her enerji, görünen her varlıkça onaylanır sanki. Binlerce kusursuz varlıkla birarada hareket ediyorsundur. Zaten kusursuzlukları da bu senkrondan gelir. Aslında alabildince kusurlu olmakla başlar ve öyle devam eder. Zihinlerdeki her normal kavram, bilinen her kalıp dışında olmaktır. Kusursuzluğu yaratan ifade edilmiş olan değil ifade halinde olandır. Ve bence gerçek bir sanatçı süreçle ifade edilebilir. Zaman onunla gider. Çoğu kişinin bilmediği kadar o bilir zamanın önemini, değerini, öğretebilirliğini. Bazen ondan önde olduğundaysa yalnızlık kaçınılmazdır.

Yavuz Çetin yaşammıyor. Ama ruhu hala kulaklardan doluca giriyor, yürekleri titretiyor sonra gelcekte bir yere çevirtiyor gözlerini insanın. Orada kendisini aratıyor. Aslında Yavuz hala varolma mücadelesi veriyor. Onu dinleyen binlerin bedenlerinde...

Mümkünse birdaha gel...

Hiç yorum yok: