20 Temmuz 2009 Pazartesi

Bir Dizi Etkinlik


Etkinliğe şu şekilde başladım daha doğrusu şu şekilde bi fikir tecellisi sonucunda vakıf olduğum bi eylem vuku buldu. Yaşamdaki en zararlı şey nedir?

Sigara içiyorum o mudur? Sigara bünyeye göre değişmekle birlikte ağır ağır veya ivedilikle adamı öldürebilir. Ama 80 ini geçmiş ağır tiryakiler de yok değil. Hani sigaranın elinden kurtulan var.

Şekere çok düşkünüm o mudur? Şimdi çok şeker yersen dişlerin çürür, karaciğerin kaldırmayabilir, kilo alırsın tansiyondan kalp krizinden gidebilirsin. Hani çok şekerin elinden kurtulan var.

Hareketsizim bütün gün bi taraflarımı büyütüyorum o mudur? Çeşitli kas spazmları, kan dolaşımının yavaşlaması sonucu kolestrol, kalp damar tıkanıklıkları vs.. Hani hareketsizliğin elinden kurtulan var.

Alkol alıyorum o mudur? Şimdi çok içtiğim zamanlar da oldu. Karaciğer iflası, mide ülseri, bağırsak kilitlenmesi, mesane iptali, hafıza kayıpları, beyinin süngere dönmesi. Hani alkolün elinden kurtulan var.

Dahası ne saysam boş; ulan dedim bu hayatta en zararlı şey nedir? Baktım ki elinden kurtulmayan yaşamın kendisiniden başka bi şey değil. Bakın istatistiklere yaşayan herkes garanti ölüyor. Yani yaşamak bünyeye iyi gelmiyor aslında. Derler ya doğan her canlı doğduktan sonra ölmeye başlar ya o hesap...

Tabi bu argüman yukarıda saydığım zararlı zararsız ne kadar olay durum, yiyecek, içecek varsa bunları ne meşru kılar ne de olumsuz yapar. Hadi gir çık yapalım mevzuya şimdi...

Derler ki herşeyde bir denge vardır. Mesela Rodrigonun şu çalan konçertosu abi bunda denge falan yok salla nekadar ironi varsa hayatta. Abi adam dengeyi şaşırmış bilimum isyan bilimum acayip. Hayatın kendisi de dahil herşey dengesiz. Zaten dengeyi belirleyen de bu doğal dengesizlik halimiz değil midir ki?

hadi bakalım...

Hiç yorum yok: